.
15. Göklerin Kapaklarını Açacağım
"Beni bununla sınayın" diyor Her Şeye Egemen RAB. "Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup taşan bereket yağdıracağım.
-Malaki 3:10
Bu, Tanrı'dan gelen oldukça güçlü bir ifadedir. Kutsal Yazı'da başka hiçbir yerde, Tanrı bize bu ayet hariç, O'nu test etmemizi söylemez. Tanrı göklerin kapaklarını açacağım, bereket yağdıracağım derken ne demek istiyor?
"'Tapınağımda yiyecek bulunması için bütün ondalıklarınızı ambara getirin. Beni bununla sınayın' diyor Her Şeye Egemen RAB. 'Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup taşan bereket yağdıracağım'" (Malaki. 3:10).
Anladınız mı? Bu ondalıktır. Ondanlık vermeniz Tanrı'nın sizin için göklerin kapısını açmasını ve hayatınızı bereketlemesini sağlayacaktır.
Hristiyanların çoğu bu önemli prensip hakkında olabildiğince fazla şeyi öğrenmekten çekiniyor, ancak lütfen bunu öğrenmekten kaçınmayın! Tanrı bizim her şeye sadık olmamızı ve itaatkâr olmamızı ister ve yaşamımızın bir alanında bunu ihmal edersek ya da itaatsiz olmayı seçersek, bu itaatsizlik diğer alanlara da sıçrar.
Ondalık tam olarak nedir? Tanrı'ya kazancımızın yüzde onunu geri vermektir.
Toplum olarak bu prensibi görmezden geliyoruz. Birçok kilise topluluğunu bu konuda bilinçlendirmeyi ihmal ediyor. Peki neden bu kadar önemli bir konu bu? Tanrı O'nun olanı O'na geri vermediğimizde sinirlenir. "RAB'bindir yeryüzü ve içindeki her şey, Dünya ve üzerinde yaşayanlar" (Mezmurlar 24:1). Ondalık vermek tapınmamızın bir parçasıdır.
Yoksulluk içinde yaşayan ya da bir imansız kadar borç batağına sürüklenmiş birçok imanlı vardır. "RAB sizi 'kuyruk' değil 'baş' yapacak. Eğer bugün size ilettiğim Tanrınız RAB'bin buyruklarını dinler, onlara iyice uyarsanız, altta değil, her zaman üstte olacaksınız" (Yasanın Tekrarı 28:13). "Birbirinizi sevmekten başka hiç kimseye bir şey borçlu olmayın..." (Romalılar 13:8). "Zengin yoksullara egemen olur, borç alan borç verenin kulu olur" (Süleyman'ın Özdeyişleri 22:7).
İnsanların yaşadıkları yoksulluk seviyelerine bakarsak eğer, Hristiyanların çoğunu Rab çok bereketlemiştir. Kiliseler, misyon grupları, hizmetler geçim sıkıntısını yaşarken bizler kazancımızı zevklermize harcıyoruz. Peki neden? Çünkü, elimizde tutmamız gerekeni değil tutmamamız gerekeni tutmaya çalışıyoruz.
Almayı biliyoruz ama verirken az veriyoruz. "Şunu unutmayın: Az eken az biçer, çok eken çok biçer. Herkes yüreğinde niyet ettiği gibi versin; isteksizce ya da zorlanmış gibi değil. Çünkü Tanrı sevinçle vereni sever" (2. Korintliler 9:6-7).
Dilediğimiz zaman dileğimize kavuşamıyoruz. "Dilediğiniz zaman da dileğinize kavuşamıyorsunuz. Çünkü kötü amaçla, tutkularınız uğruna kullanmak için diliyorsunuz" (Yakup 4:3).
Tanrı, halkını bereketlemek istiyordu ancak bereketlemedi çünkü onlar ambarlarını vermek istemiyorlardı. "Çok ektiniz ama az biçtiniz; yiyorsunuz ama doyamıyorsunuz, içiyorsunuz ama neşelenemiyorsunuz; giyiniyorsunuz ama ısınamıyorsunuz; ücretinizi alıyorsunuz ama paranızı sanki delik keseye koyuyorsunuz. Her Şeye Egemen RAB, 'Tuttuğunuz yolları iyi düşünün!' diyor…" (Hagay 1:6-8).
"Bol ürün umdunuz ama az topladınız. Eve ne getirdiyseniz üfleyip dağıttım. Acaba neden?' Böyle soruyor Her Şeye Egemen RAB. "Yıkık duran tapınağımdan ötürü! Oysa hepiniz kendi evinizle uğraşıyorsunuz'" (Hagay 1:9).
Ondalığı Anlamak
Hristiyanların çoğu yanlış bir şekilde Tanrı'ya ondalık sunmaya "güçlerinin" olmadığını düşünmektedir. Bu durum ironiktir. Gerçek şu ki, onlar yalnızca itaat ve imanın iyileştirebileceği kısır bir döngüye tutunmaktadırlar. Vermeye güçleri yok çünkü insana ödeme yapmak için Tanrı'yı soyuyorlar böylece bereketlenmiş olarak kendilerini soyuyorlar!
Gerçek şu ki, Tanrı'nın bizden vermemizi istediği aşırı yoksulluk içinde olduğumuz zamandır. Makedonya'daki Hristiyanlar, şu prensipleri anladılar ve uyguladılar: "...Büyük sıkıntılarla denendiklerinde, coşkun sevinçleri ve aşırı yoksullukları tam bir cömertliğe dönüştü" (2. Korintliler 8:2). Çoğumuzun yaşadığı şeye benziyor değil mi?
Neden Yüzde 10'u?
İbranicedeki ondalık kelimesi "ma'asrah" sözcüğünden gelir. O da onda bir anlamına gelir. Bu yüzden Tanrı bize ayetleriyle konuştuğunda, bizim ona ondalığımızı vermemizi ister.
Faturalarımı ödemeden önce neden ilk olarak ondalık vermeliyim?
Bu emeğinizin "ilk ürünlerinin" ilkesidir. Yasa'nın Tekrarı 18:4 "Tahılınızın, yeni şarabınızın, zeytinyağınızın ilk ürününü ve koyunlarınızdan kırktığınız ilk yünü kâhine vereceksiniz" der. Daha sonra Mısırdan Çıkış 34:24 ve 26 ayetlerinde Tanrı şöyle der, "Öteki ulusları önünüzden kovacak, sınırlarınızı genişleteceğim... Toprağınızın seçme ilk ürünlerini Tanrınız RAB'bin Tapınağı'na getireceksiniz."
Bu ayetler ayrıca İncil'de doğrulanmıştır. Matta 6:33 bize şöyle der, "Siz öncelikle O'nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir."
Nereye ondalık vermeliyim?
Malaki 3:10 bize şöyle der, '"Tapınağımda yiyecek bulunması için bütün ondalıklarınızı ambara getirin. Beni bununla sınayın' diyor Her Şeye Egemen RAB. 'Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup taşan bereket yağdıracağım.'"
Sizin ambarınız ruhsal olarak beslendiğiniz yerdir. Birçok Hristiyan hatayı ruhsal olarak beslenmedikleri yere ondalıklarını vermekle yapıyor ya da ihtiyaç olduğunu düşündüğü için veriyor ancak bu aptallıktır. Bu restorana gidip, yemek siparişi verip ardından hesap geldiğinde hesabı aşağıda sokakta durumu iyi olmayan bir restorana vermeyi tercih etmeniz gibidir.
Eğer ruhsal olarak beslendiğiniz bir kiliseye katılıyorsanız, o zaman en azından kilisenize kazancınızın yüzde 10'nu vermelisiniz. Eğer başka bir kiliseye katılıyorsanız ve hizmetimize (ya da başka bir hizmete) finansal olarak katkıda bulunmak isterseniz, o zaman bu fazlasıyla bir ondalık olacaktır. Biz sizden kendi kilisenizden esirgediğiniz maddi desteği istemiyoruz çünkü "bunun size yararı olmaz" (İbraniler 13:17).
Bununla birlikte, (çeşitli nedenlerden dolayı) bir kiliseye katılamayan ve bizim hizmetimizden beslenen üyelerimizin çoğu hizmetimize ondalık vererek katkıda bulundu, çünkü ruhsal olarak beslendiğin yerdir kilise.
Sizi bu kitabı edinmeniz için teşvik ettiğim gibi, sizi Tanrı'yı aramanız konusunda da teşvik etmek istiyorum. Bu, ekonomik durumunuz dahil olmak üzere her şey için geçerlidir. O zaman O'na itaatkâr ve sadık olun!
Evliliğinizi geri getirme ilkelerini özenle takip edin, ancak ondalığınızı aksatmayın, bu konuda hata yapmayın, evliliğinizin düzelmediğini düşünüyorsanız, Tanrı'dan çalıyorsunuz demektir.
Malaki 3:8-9'un ne dediğini anımsayın "İnsan Tanrı'dan çalar mı? Oysa siz benden çalıyorsunuz. 'Senden nasıl çalıyoruz?' diye soruyorsunuz. Ondalıkları, sunuları çalıyorsunuz. Siz lanete uğradınız. Çünkü bütün ulus benden çalıyorsunuz."
Ancak yasanın himayesinde olmadığıma ve lütufla yaşadığıma göre, yüzde 10 vermem gerekli mi?
Tanrı'nın lütfu size az değil çok garanti verir. Bizim için kendini kurban eden Rab'bin bağışlayıcılığını, merhametini, sevgisini tattığımızda, ona daha çok ondalık vermek isteyeceğiz zaten.
"...Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin" (Matta 10:8).
"Öz Oğlu'nu bile esirgemeyip O'nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O'nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?" (Romalılar 8:32).
"Şunu unutmayın: Az eken az biçer, çok eken çok biçer. Herkes yüreğinde niyet ettiği gibi versin; isteksizce ya da zorlanmış gibi değil. Çünkü Tanrı sevinçle vereni sever" (2. Korintliler 9:6-7).
Eğer kararsızsak ve Tanrı'nın bize sağlayacaklarına gerçekten güvenmiyorsak, "Her bakımdan değişken, kararsız olan kişi Rab'den bir şey alacağını ummasın" (Yakup 1:7-8). Kendimizle ilgilenmeye tutunursak, Tanrı'nın müthiş gücünü asla göremeyiz.
Tanrı'nın arzusu, seni bereketlemek ve yaşamını güçle doldurmak. Ondalık verdiğimizde, sadık oluruz. Tamamen şükranla ve tapınarak, bize buyrulandan daha fazlasını verdiğimizde, Tanrı'nın yaşamlarımızdaki bereketini görüyoruz.
"Tanrı, bizde etkin olan kudretiyle, dilediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçtedir" (Efesliler 3:20).
"Siz öncelikle O'nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir" (Matta 6:33). Gözümüzü Tanrı'nın Sözü'ne mi dikiyoruz, dikmiyor muyuz?
Kâhyalık İlkeleri
Gördüğümüz gibi, ondalık İncil'de önemli bir ilkedir. Tanrı bizden, bize bu kadar cömertçe verdiği şeyin bir kısmını O'na geri vermemizi bekler. Gerçekten de, O'nun bize verdiği tek şey hâlâ kendisidir, bizler onun yeryüzüne ve içindeki her şeye özen göstermemizi istediği elçileriyiz. O'nun bize emanet ettiği şeyle nasıl başa çıkabiliriz, paramızla, yeteneklerimizle, zamanımızla, Sözü'ne olan itaatimizle, O'nun vaadine olan güvenimizle ve en önemlisi O'na olan inancımızla.
Mali durumunuzu anlama ve ele alma şekliniz Hristiyanlıkta büyümeniz için temeldir ve Tanrı'nın yönetim ilkelerini anlamak, ruhsal yürüyüşünüzde olgunlaşmanıza ve Tanrı'nın yaşamınız için sahip olduğu bereketleri miras almanıza olanak tanır.
Bu kitapta şimdiye kadar okuduğunuz gibi, Tanrı hayatımızda evliliğimizi dolaylı olarak etkileyen birçok alanla ilgilenir. Sadece evlilik ilkelerine odaklanmak yeterli değildir, ancak yine de Tanrı sizi dünyasal yıkıntıdan çekmek için ve kendi benzerliğine dönüştürmek için evliliğinizde bu gibi denemeleri kullanıyor ve size yaşam yolunu gösteriyor.
Tanrı'nın zenginlikleri dünyanın aradığı zenginlikler değil, onun yerine bereketlerdir. Tanrı bize bıraktığı mirası akıllıca kullanacağımızı bildiği sürece (Yeremya 29:11'de dediği gibi) esenliğini vermek istiyor. Çok küçük bir çocuğa araba vermek kesinlikle trajedi ile sonuçlanacaktır. Bir aile çocuğunun büyüdüğünü görmeden arabanın anahtarlarını ona vermez.
Tanrı para konusunda olgun tavırlar sergilememizi ister. "Ey Tanrı, iki şey diledim senden: Ben ölmeden bunları esirgeme benden. Sahtekârlığı, yalanı benden uzak tut, bana ne yoksulluk ne de zenginlik ver; payıma düşen ekmeği ver, yeter. Yoksa bolluktan, 'Kimmiş RAB?' diye seni yadsır, ya da yoksulluktan çalar ve Tanrım'ın adını lekelemiş olurum" (Süleyman'ın Özdeyişleri 30:7-9).
Tanrı'nın, çocuklarını bereketlemek istediği açıktır. Tanrı'nın yüre- ğinin bizimle olduğunu gösteren ayetler aşağıdadır:
"RAB'bin bereketidir kişiyi zengin eden, RAB buna dert katmaz" (Süleyman'ın Özdeyişleri 10:22).
"Alçakgönüllülüğün ve RAB korkusunun ödülü, zenginlik, onur ve yaşamdır" (Süleyman'ın Özdeyişleri 22:4)
"Bilgi sayesinde odaları her türlü değerli, güzel eşyayla dolar" (Süleyman'ın Özdeyişleri 24:4).
"Güvenilir kişi bolluğa erer, zengin olmaya can atansa beladan kurtulamaz" (Süleyman'ın Özdeyişleri 28:20).
Bu ayetler, parasal bereketlerin (ruhsal olgunluk) durumu olduğunu söyler ve bu (açgözlü olmama) tamamen yüreğinize kalmış bir durumdur.
Hepimiz hayatımızda Tanrı'nın bereketlerini istiyoruz, ama finansal bereketlerle başa çıkma biçiminizin, Rab'de nasıl büyüdüğünüz ve Tanrı'nın yaşamınızda ne derecede çalışabildiğiyle ilgili olduğunu biliyor muydunuz?
"Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz" (aldatıcı zenginlikler, para, mülkler ya da güvendiğiniz neyse...) (Matta 6:24).
"En küçük işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir olur. En küçük işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst olmaz. Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder?" (Luka 16:10-11).
Tanrı için ruhsal zenginlik olan yeteneğimizde büyümek ve daha büyük şeyler kazanmak (yaşamımızda Tanrı'nın gücüne ve varlığına sahip olmak) kısmen mali işlerimizin üstesinden nasıl geldiğimize bağlıdır.
Bunu kanıtlamak için İncil'e bakmalıyız. İncil'de ortalama 500 örnek ve 500 dua bulunmaktadır, fakat 2.000'den fazlası bizim mali durumumuzla ilgili ayetler vardır. Tanrı, evreni yarattığında manevi yasalara ek olarak (bkz. Bölüm 1), Sözü'nde bizimle paylaştığı finansal yasaları da oluşturmuştur. Yasalara uyarsak ondan yararlanıyoruz uymazsak sonuçlarına katlanıyoruz. Onlardan habersiz olmamız veya reddetmeyi seçmiş olmamız önemli değil; yerçekimi gibi bu yasalar vardır ve tartışmaya açık değildir.
1. İlke: Ne ekersek onu biçeriz.
Kâhyalığın en önemli ilkelerinden biri ekip biçmektir. Bir hasadı toplamak için önce tohum ekmeliyiz. Ekip biçme konusunda bize fikir veren pek çok Kutsal Yazılar vardır. İşte sadece birkaçı:
"Şunu unutmayın: Az eken az biçer, çok eken çok biçer" (2. Korintliler 9:6).
"Gözyaşları içinde ekenler, sevinç çığlıklarıyla biçecek" (Mezmurlar 126:5).
"Aldanmayın, Tanrı alaya alınmaz. İnsan ne ekerse onu biçer" (Galatyalılar 6:7).
"Kendi benliğine eken, benlikten ölüm biçecektir. Ruh'a eken, Ruh'tan sonsuz yaşam biçecektir" (Galatyalılar 6:8).
"İyilik yapmaktan usanmayalım. Gevşemezsek mevsiminde biçeriz" (Galatyalılar 6:9).
Bu prensibi anlayarak ve Rab'be ve Sözü'ne imanla ektiğimizde, ektiğimizi biçmeliyiz. Bu gerçekten heyecan verici!
Hiçbir çiftçi, bir hasat elde etmeyi beklemiyorsa tohum ekmek için zaman ya da para harcamazdı. Ayrıca, bir mısır hasadı elde etmek istiyorsa, mısır ekerdi. Buğday toplamak istiyorsa, buğday ekerdi.
Bu nedenle, iyilik elde etmek istiyorsanız, iyilik ekin. Bağışlanmak istiyorsanız, bağışlamayı ekin! Evliliğinizin düzelmesini istiyorsanız, o zaman hizmetimize / maddi olarak ekin, o zaman bir hasat bekleyin. Çünkü Tanrı'nın ilkeleri ve vaatleri doğru ve sadıktır!!
Ayrıca Tanrı'nın işine ekmenin sonsuz geleceğimize yatırım yaptığımız anlamına geleceğine inanabiliriz. "Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır" (Matta 6:19-21). Daha da önemlisi, dünyasal para ile yaptığımız şey yüreklerimizin nerede olduğunun gerçek bir göstergesidir.
"Ekinciye tohum ve yiyecek ekmek sağlayan Tanrı, sizin de ekeceğinizi sağlayıp çoğaltacak, doğruluğunuzun ürünlerini artıracaktır. Her durumda cömert olmanız için her bakımdan zenginleştiriliyorsunuz. Cömertliğiniz bizim aracılığımızla Tanrı'ya şükran nedeni oluyor" (2. Korintliler 9:10-11).
Başka bir deyişle, Tanrı bize bolca bir hasat verdiğinde, bunu kendimiz için bencilce saklayalım diye değil, cennetin krallığına daha da ekmemiz için verdi.
Günümüzün en varlıklı Hristiyanları, hizmetlerinin devam etmesini sağlayan, yabancı topraklara misyoner gönderen ve kiliselerimizin büyümesini sağlayan kanallardır. Maddi kazançlarını kendi zevkleri için kullanmazlar, ancak Tanrı'nın işlerine ekerler ve bundan gerçek sevinç ve memnuniyet duyarlar.
Ancak, yoksulluk ve refahın göreceli terimler olduğunu da unutmamalıyız. Amerika Birleşik Devletleri'nde "yoksulluk seviyesi" dediğimiz şey, diğer pek çok ülkedeki "zenginlik seviyesi" gibi görünmektedir.
Hristiyanlar olarak her durumdan hoşnut olmalıyız. Elçi Pavlus bize Filipililer 4:12 ayetlerinde şöyle der: "Yoksulluk çekmeyi de bilirim, bolluk içinde yaşamayı da. İster tok ister aç, ister bolluk ister ihtiyaç içinde olayım, her durumda, her koşulda yaşamanın sırrını öğrendim."
Gerçeği söylemek gerekirse, Tanrı'nın kutsallarını acı ya da yoksulluk çekmeye çağırdığı zamanlar vardır. (tıpkı sahip olduğu iki bakır para olan ve hepsini veren dul kadın gibi) O Tanrı'yı yüceltmek için hepsini verdi. Tanrı bizi yoksulluğa ya da acı çekmeye çağırdığında, bize seviçle dayanmamız için lütuf ve şükran verir (mızmızlanmadan ya da şikayet etmeden).
Tanrı'nın yoksulluğa izin verme nedenlerinin tümünü anlayamasak da, O'nun yollarının yollarımızdan daha büyük olduğuna güvenebiliriz. "Büyük sıkıntılarla denendiklerinde, coşkun sevinçleri ve aşırı yoksullukları tam bir cömertliğe dönüştü. Ellerinden geldiği kadarını, hatta daha fazlasını kendi istekleriyle verdiklerine tanıklık ederim" (2. Korintliler 8:2-3). Bazen en çok acı çekenler en çok cömert olanlardır! Para sevgisi olan biri için, zenginlik kaybı Tanrı'nın bizi kırması, bizi kendisine çekmesinin ve bize yalnızca O'na güvenmeyi öğretmesinin yollarından biri olabilir.
Ancak, ülkemizde yoksulluk ve borç genellikle ailenizin, arkadaşlarınızın ve komşularınızın ilgisini ya da dikkatini çekmez. Eğer çok şeyle bereketlenmişsek, başkalarına kendini beğenmiş bir şekilde vaaz vermemeliyiz ya da onların yaşam şekillerini kınamamalıyız ancak hayatlarına Tanrı'yı almaları konusunda iyi tanıklar olmalıyız. "Bütün insanlarca bilinen ve okunan, yüreklerimize yazılmış mektubumuz sizsiniz" (2. Korintliler 3:2). Babamız Tanrı'nın meyveleri olmalıyız. Sorunlarla barışık olmalıyız, düşmanlarımızı bereketlemeli, özgürce affetmeliyiz ve Rab'bin bize sağladığı gönenç içinde yürümeliyiz. Cömertliğimiz O'nu yüceltmeli ve cömertliğimiz iyiliğimiz olabilir tıpkı Tanrı'nın iyiliği gibi.
"…Şöyle desinler sürekli: "Kulunun esenliğinden hoşlanan RAB yücelsin!" (Mezmurlar 35:27).
2. İlke: Tanrı herşeyin sahibidir.
Mezmurlar 24:1 şöyle der: "RAB'bindir yeryüzü ve içindeki her şey, dünya ve üzerinde yaşayanlar;" Sahip olduğumuz her şey Tanrı'ya aittir.
"Ya RAB, büyüklük, güç, yücelik, zafer ve görkem senindir. Gökte ve yerde olan her şey senindir. Egemenlik senindir, ya RAB! Sen her şeyden yücesin" (1. Tarihler 29:11).
"Gümüş de, altın da benim diyor Her Şeye Egemen RAB" (Hagay 2:8).
Çok az olsun ya da olmasın sahip olduğumuz tek şey bize ödünç verilmiş durumda, bizler kâhyalarız. Ayrıca, bize emanet edilen şeyle nasıl başa çıkacağız (Luka 16 benzetmesinde açıklandığı gibi), bizi daha fazla bereketlemesine mi yoksa zaten sahip olduğumuz şeyi bizden alıp almamasına mı karar vereceğiz.
3. İlke: Tanrı her şeyi sağlar.
"Bu serveti toplayan kendi yeteneğimiz, güçlü elimizdir" diye düşünebilirsiniz. Ancak bu serveti toplama yeteneğini size verenin Tanrınız RAB olduğunu anımsayın. Atalarınıza ant içerek yaptığı antlaşmayı sürdürmek amacıyla bugün de bunu yapıyor. "Tanrınız RAB'bi unutur, başka ilahların ardınca giderseniz, onlara tapar, önlerinde yere kapanırsanız, bugün size açıkça belirtirim ki, tamamen yok olacaksınız" (Yasanın Tekrarı 8:17-19).
"Ama ben kimim, halkım kim ki, böyle gönülden armağanlar verebilelim? Her şey sendendir. Biz ancak senin elinden aldıklarımızı sana verdik. Senin önünde garibiz, yabancıyız atalarımız gibi. Yeryüzündeki günlerimiz bir gölge gibidir, kalıcı değildir. Ya RAB Tanrımız, kutsal adına bir tapınak yapmak için sağladığımız bu büyük servet senin elindendir, hepsi senindir" (1. Tarihler 29:14-16).
"Tanrım da her ihtiyacınızı kendi zenginliğiyle Mesih İsa'da görkemli bir biçimde karşılayacaktır" (Filipililer 4:19).
İster paranızı işinizde kazanmış olun ister size verilmiş olsun, sahip olduğunuz her şeyin kaynağı kimdir? Tanrı'dır.
4.İlke: Tanrı size verdiklerinin ondalığını ister.
Çoğu Hristiyan kiliselerine ve diğer yardım kuruluşlarına para verir, ancak bu çok önemli prensibi anlamadıkları için bereketlenmezler. Tanrı İncil'in tamamında hayatınızın her alanında birinci sırada olma konusunda açıktır.
Eğer ilk önce faturalarınızı ödüyorsanız, Tanrı sizin hayatınızda ilk sırada değildir ve bu yüzden Rab'bin bereketinden yoksun kalmış olacaksınız. 5. bölümden öğrendiklerimize göre, Tanrı'yı ikinci plana atarsak, ilk sıraya aldığımız şeyi Tanrı bizden alır.
"Servetinle ve ürününün turfandasıyla RAB'bi onurlandır. O zaman ambarların tıka basa dolar, teknelerin yeni şarapla dolup taşar" (Süleyman'ın Özdeyişleri 3:9). İlke açıktır; Önce Tanrı'ya vermeliyiz.
Hristiyanlar genellikle ondalık vermek hakkında düşünmeye baş- ladığında, ay sonunu getiremezken nasıl ondalık vereceklerini anlayamazlar. Bunun nedeni, aynı zamanda mali durumlarına ne olacağını bilmemelerindendir. Hagay 1:9'da Tanrı, eve ne getirdiyseniz "üfleyip dağıttığını" söylüyor ve aynı zamanda haklı olarak kendisinin olanı ona vermediğiniz için de her şeyi yok ettiğini.
"Tapınağımda yiyecek bulunması için bütün ondalıklarınızı ambara getirin. Beni bununla sınayın diyor Her Şeye Egemen RAB. Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup taşan bereket yağdıracağım. Çekirgelerin ekinlerinizi yemesini engelleyeceğim. Tarlada asmanız ürünsüz kalmayacak diyor Her Şeye Egemen RAB" (Malaki 3:10-11).
Ondalık vermeyen Hristiyanlar her ay beklenmeyen harcamalarla karşılaşırlar, bu harcamalar tamir işi olabilir ya da önceden tahmin etmedikleri şeyler olabilir. Bunun nedeni bu ilkeyi görmezden gelmeleridir. Eğer Tanrı hayatınızda, yüreğinizde, gününüzde, mali durumunuzda ilk sıradaysa, o zaman "Göreceksiniz ki, göklerin kapaklarını size açacağım, üzerinize dolup taşan bereket yağdıracağım. Çekirgelerin ekinlerinizi yemesini engelleyeceğim" (Malaki 3:10).
Ondalıklarını vererek alçakgönüllü olanlar derin bir huzurun zevkini çıkaracaktır! "Ama alçakgönüllüler ülkeyi miras alacak, derin bir huzurun zevkini tadacak" (Mezmurlar 37:11). Rab'bin sözü bize şöyle der: "Günahkârın peşini felaket bırakmaz, doğruların ödülüyse gönençtir" (Süleyman'ın Özdeyişleri 13:21).
5. İlke: İlk olarak Tanrı'ya sunarsanız, Tanrı da kalan artanla nasıl idare edeceğinize yardım eder.
Tanrı İbrahim'den oğlunu istediğinde, İbrahim onu esirgemedi. "Şimdi Tanrı'dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin... Bunu yaptığın için, biricik oğlunu esirgemediğin için seni fazlasıyla kutsayacağım..." (Yaratılış 22:12, 17).
Tanrı Eriha kentinden bir şey almayacaklarını, Kendinin onlara artanı vereceğini söyledi. Tanrı her zaman öncelikle yüreklerimizi test etmek ister. "Altın ocakta, gümüş potada arıtılır, yüreği arıtansa RAB'dir" (Süleyman'ın Özdeyişleri 17:3). Fakat askerlerden biri olan Akan, eşyaların bir kısmını aldı. Daha küçük ve yenmesi daha kolay olan Ay kentini alacakken yenildiler (Bakınız Yeşu 6, 7).
Bu ilke sadece sizin mali durumunuz ya da evliliğinizin düzelmesiyle ilgili değildir, hayatınızın her alanında olmalıdır. Tanrı'yı öncelikli tutmadığınız zaman, Tanrı'nın bizden istediği şeyi ondan çalmış oluyoruz. Tanrı ondan önce tuttuğumuz başka ilahlar istemez: paramızı, eşlerimizi, evliliğimizi veya kariyerimizi istemez. Her şeyden önce Tanrı hayatımızda ne yapacağını belirleyecektir, bereketleyecektir ya da lanetleyecektir.
Mali Durumunuz İyi Değil mi?
"Siz öncelikle O'nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir" (Matta 6:33).
Parasal durumunuz hakkında Rab'be sordunuz mu? Filipililer 4:19'da Rab açıkca tüm ihtiyaçlarımızı karşılayacağını bize söyler. Fakat ihtiyaçlarımız için Rab yerine başkalarına gidersek, "önce Rab'bi aramazsak" o zaman bu şeyler bize verilmeyecektir.
Finansal konular için Rab'bin ilkelerini izliyor musunuz? Kutsal Yazılar bize ambarlarımızın tıka basa dolup taşması için ondalık vermemizi öğretir (Bakınız, Süleyman'ın Özdeyişleri 3:9-10). Aynı zamanda ne ekersek onu biçeceğimiz konusunda teşvik ediliriz (Galatyalılar 6:7 ve 2. Korintliler 9:6). İmanla ondalık vererek, bu konuda ektiniz mi? Tekrar tekrar bu Kutsal Yazılar'ı okuyun ve sonra Rab'be sizi nasıl değiştirmek istediğini sorun. Rab'bin buyruklarını yerine getirirken O'na güvenin ve bunu O'na payını geri vererek başlayın.
Sadık bir şekilde ondalık veriyorsanız ve hala maddi zorluklar yaşıyorsanız, Tanrı'nın tüm kurallarını yerine getirdiğinizden emin olun. Kutsal Yazılar'da yoksulluğun nedenleri ile ilgili (Yakup 4:2) yanlış motivasyon (Yakup 4:3) zina (Süleyman'ın Özdeyişleri 6:26) ayyaş ya da oburluk (Süleyman'ın Özdeyişleri 21:17; 23:21) tembellik (Süleyman'ın Özdeyişleri 10:4; 14:23; 28:18-20) terbiye edilmeye ya da düzeltilmeye yanaşmayan (Süleyman'ın Özdeyişleri 13:18) acelecilik (Süleyman'ın Özdeyişleri 21:5), yoksulu ezmek (Süleyman'ın Özdeyişleri 22:16) ve tabiki Tanrı'nın olanı O'na vermemek hakkında ayetler bulunmaktadır.
Tanrı'ya ondalıklar ve sunular verirken, aynı zamanda kocalarımıza da hakkettikleri onuru vermeliyiz. "Kocası ona yürekten güvenir ve kazancı eksilmez" (Süleyman'ın Özdeyişleri 31:11). Eğer kocanız kazanç konusunda zor zamanlar geçiriyorsa, size güveneceğinden emin misiniz? Size kredi kartlarınızı kullanmamanızı söyledi ve hâlâ kullanıyor musunuz? Yaptığınız alışverişlerden siz sorumlusunuz ve evinize iyi bakıyor musunuz? Onu başkalarının yanında utandırıyor musunuz? İyi yürekli ve kocanıza her şekilde sadık olduğunuzdan emin olun.
Dört küçük çocuğu olan bekar bir anne olarak maddi zorluklar yaşarken ondalık ilkesini öğrendim. Yoksulluk düzeyine yakın olmama rağmen, hayatımda ilk kez ondalık vermeye başladım. Sadece aldığım para miktarının yüzde onunu vermekle kalmadım, aynı zamanda hayatlarında trajedi yaşayan kadınların yaşamlarına da katkıda bulundum (onlara Tanrı'nın evliliklerini düzeltmesinden bahsettim).
Kocam evi terkettiğinde, Rab'be ondalık vermeye başladım. Tanrı, ben kocama eve gelmesini söylemeden kısa bir süre sonra, onu eve getirerek beni onurlandırdı! Eğer bu kadar çok şey vermekle uğraşıyorsanız, Tanrı'nın sahip olduğumuz her şeye sahip olduğunu bilmeniz size yardımcı olabilir ve bize yalnızca "Ancak bu serveti toplama yeteneğini size verenin Tanrınız RAB olduğunu anımsayın. Atalarınıza ant içerek yaptığı antlaşmayı sürdürmek amacıyla bugün de bunu yapıyor" (Yasanın Tekrarı 8:18). Bu nedenle Tanrı'yı hayatınızda önce tutuyorsanız, ilk olarak Rab'be ondalık vermelisiniz.
Tanrı'ya mı Yoksa Paraya mı Hizmet Ediyorsun?
Suistimal nedeniyle ve "para avcıları" olarak değerlendirilmek istemedikleri için ondalık vermeyi öğretme konusunda çok utangaç olmaları Rab'bin Sözü'ndeki gerçeği ortadan kaldırmaz. Kendiniz gerçeği arayın. Sözü'ne sadık olup olmadığını görmek için O'nu sınayın. Önce Tanrı'ya verin, ambarınıza (ruhsal olarak beslendiğiniz yere) ondalık verin ve hayatınızın değişip değişmediğini ve tüm alanlarında kutsanmış olup olmadığınızı görün.
Tanrı, hizmetimize ve ailemize her şeyi sağlayan kişidir. Derneğimiz aracılığıyla sürekli desteğe sahip, kalbi kırık olanların hayatlarına destekte bulunuyoruz, ancak bu maddi artışı sağlayan Tanrı'dır. Biz ihtiyaçlarımızı Tanrı'dan başka hiç kimseden istemiyoruz.
Böyle önemli bir prensibi düzgün bir şekilde öğretememek demek; yardım etmek, destek olmak ve yol göstermek için bize gelenleri koyun ve çobanları beslemeyi ihmal etmek demektir.
İsa koyunlarını beslediğini söyledi ve Tanrı Hoşea'ya Kendi halkının bilgisizlikten yok olduğunu söyledi (Bakınız, Hoşea 4:6). Bize gelen çoğu kişi yeni iman etmiş Hristiyanlar ya da katıldıkları kilisede bizim size söylediğimiz prensipler öğretilmiyordur. Bizim işimiz kaynaklar sağlayarak hayatları düzelecek Rab'bin öğrencilerini yetiştirmektir.
Tanrı asla ondalık vermeyenlere, gelirinizin % 90'ı ile kontrol ettiğiniz % 100'den daha fazlasını yapabileceğinizi size kanıtlayabilir. Bu bir iman adımıdır ve devam etmek yerine evliliğinizi düzeltmeyi seçtiğinizde, hayatınız asla aynı olmayacaktır.
Tanrı'yı öncelikli tutmayanlar, Tanrı'ya öncelik verdiğinizi O'na göstermek için hayatınızın her alanında değişiklikler yapabilir misiniz? Tanrı merhamet dolu, bize özlem duyan bir Tanrı'dır, Tanrı bizi bereketlemeyi özlüyor.
"...Şöyle desinler sürekli: Kulunun esenliğinden hoşlanan RAB yücelsin!" (Mezmurlar 35:27).
Bu harika vaatle kapatayım: "Gözyaşları içinde ekenler, sevinç çığlıklarıyla biçecek" (Mezmurlar 126:5). Haleluya.
Kişisel Söz: "Vermek" Kutsal Yazılar'dan öğrendiklerime dayanarak, maddi kazançlarım konusunda Rab'be güveneceğime, O'nu kazancımla yücelteceğime söz veriyorum. Nasıl ve nereye ondalık vereceğim konusunu Rab'be soracağım. Tanrı'nın bana öncülük ettiği gibi ben de evliliğini düzeltmek isteyenlerin hayatına katkıda bulanacağım.